top of page
Yazı: Blog2_Post
Ara

Love and Monsters: Kıyametin Gölgesinde Bir Aşk Hikayesi


Geçtiğimiz günlerde yayına giren ve ilk günden beri dillerden düşmeyen Netfix Orijinal filmi Love and Monsters (Aşk ve Canavarlar) incelemesi sizlerle;

Michael Matthews’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrolünde Dylan O’brien bulunuyor. O’brien başrolü sadık dostlarımızdan olan bir köpek (Boy) ile paylaşıyor. Yapım geçtiğimiz hafta düzenlenen Oscar Akademi töreninde en iyi görsel efekt ödülünü de aldı.




KLİŞE GİBİ AMA DEĞİL GİBİ

Film klişe bir kıyamet senaryosu ile başlıyor: Dünyaya gök taşı çarpacak. Bilimkurgu filmlerinden akşam haberlerine her yerde duyduğumuz bu senaryo farklı bir şekilde işlenmiş. Tüm Dünya bir araya gelip bu kıyameti durdurmak zorunda. Yine akşam haberlerinde duyduğumuz çözümlerden birisi olarak gök taşına atom bombası fırlatılıyor. Gök taşını yok etmek konusunda gayet başarılı olunuyor fakat atom bombasının yaydığı radyasyon yağmur misali Dünyaya yağıyor.

Radyasyon nedeniyle mutasyona uğrayan haşereler ve sürüngenler dev boyutlara ulaşıyor. Yüzyıllardır besin zincirinin en tepesinde duran insan bir günde alt sıralara taşınmış oluyor. Çoğu insan bu kıyamet senaryosunda hayatını yitirirken bazı insanlar güvenli kolonilere saklanıp gruplar halinde yaşayarak hayatta kalmayı başarmışlardır.


BİR YOLCULUK HİKAYESİ

Hikaye baş karakterimiz Joel’in eski dünyada tanıştığı aşkına kavuşması için aldığı cesur karar ile başlıyor. Farklı bir kolonide yaşayan Aimee’nin yanına gidip yarım kalan aşk hikayesini tamamlayacaktır. Kıyamet sonrası dünyada koloniden çıkıp karada seyahat etmek kendi idam fermanını imzalamak anlamına geliyor. Hele ki Joel için bu kaçınılmaz.

Joel’un yeni dünyada sebze çorbası yapmak ve telsiz tamir etmek dışında pek becerisi yok. Ayrıca panik atağı yüzünden canavarlar ile karşılaştığında donup kalma sorunu var. Dışarıdan bakıldığında ne kadar işe yaramaz bir kişi gibi gözükse de kolonideki diğer insanlar Joel’i çok seviyorlar.

Joel bu yeteneğinin çok işe yarayacağının farkına varmasa da çok iyi çizimler yapabiliyor. Karşılaştığı canavarları çizip yanlarına küçük notlar iliştiren Joel farkında olmadan canavarlara dair bir ansiklopedi hazırlıyor yavaş yavaş.



KABAK TADI VEREN ROBOT MAV1S

Filmde sık görünen Mav1s (Mavis) adında bir markanın insansı robotları var. Şöyle ki film canavarlar nedeni ile fantastik bir havada. Fakat bu fantastik yaratıklar teknolojik bir nedene bağlı olduğu için bilimkurgu aslında. Mavis robotları ise “bakın bu film fantastik değil, bu bilimkurgu” diye bağırmak için konulmuş gibi hissettirdi. Bu robotların biraz zorlama olduğunu hissediyoruz ama hikayeye güzel bir şekilde yedirilmiş. İzleyen çoğunluğun rahatsız olmayacağını düşünüyorum.



EN İYİ GÖRSEL EFEKT

Yapım 93. Akademi Ödüllerinde, En İyi Görsel Efekt Oscar’ını hak etmişti. Efektler gerçekten güzel yapılmıştı. Bazı hayvanların minyatür model setlerde çekilen gerçek görüntüler olup olmadığını düşündüm. Filmde bir salyangoz görüyoruz, bu salyangoz görüntüsünü pek sevmemiştim. Olmamış. Diğer hayvanların gerçek görüntü olmasını düşünme nedenim de bu.

Salyangoz sahnesinde salyangozun yüz ifadesi ve bakışları da önemli bir yere sahip. Bunu minyatür sette yapamayacakları için salyangozun efekt diğer hayvanların gerçek görüntü olup olmadığını sorguladım.

-Bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum.


DEVAMI GELİR Mİ?

Başlarda bu filmin devamının geleceğini tahmin etmiyordum. Tek filmde her şey yaşanacak ve bitecek dedim ama film son sahnelere doğru devam filmine açık kapı bıraktı. Spoiler vermemek için bu konuyu daha çok açamıyorum; izleyenler beni anlayacaktır zaten. İkinci filmi çekmek isterlerse senaryoya malzeme var ama güzel olacağına dair pek ümidim yok ne yazık ki.



Love and Monster hakkında benim söyleyeceklerim bu kadardı. Sizler filmi izlediniz mi? Ne düşünüyorsunuz? Size sorsalar bu yapıma Oscar verir miydiniz? Yorumlarınızı yazmayı unutmayın.


1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page